Pir Sultan Abdal Kimdir, Kısaca Hayatı
Pir Sultan Abdal Kimdir, Kısaca Hayatı

Pir Sultan Abdal Kimdir

Pir Sultan Abdal, Alevi gelenekleri içinde yetişen bir bektaşidir. Bu yüzden şiirlerinde genel olarak, aşk, tasavvuf ve yaşam mücadelesini dile getirmiştir. Özellikle de Hatayi, Kul Hüseyin ve Kul Himmet’in etkisinde kalmıştır. Bir tekkede yetişmiş olmasına ve bu kültürü almasına rağmen tasavvufun ve tekke düşüncesinin sınırlarını aşmış ve geniş halk kitlelerine seslenmiştir.

Medrese eğitimi almamıştır. Belki de bu yüzden bazı halk şairlerinin aksine Divan Edebiyatı’ndan hiç etkilememiştir. Şiirlerinde her zaman yalın ve duru bir dil kullanmıştır.
Aleviler arasında Yedi Ulular denilen ve şiirleri ile Alevi inancını insanlara anlatan ve Alevilik anlayışına ışık tutan yedi ulu ozan vardır. Pir Sultan Abdal da bunlardan biridir.


Pir Sultan Abdal, yaşadığı dönemde Osmanlı bürokrasisine karşı tutum sergilemiştir ve şiirlerinde bunu dile getirmekten çekinmemiştir. Şiirlerinde hep eski Türk kültürü ve Alevi inancı kendini gösterir.

Etkisi altında kaldığı Hatayi de Yedi Ulular’dan biridir. Aslında Hatayi, ünlü İran hükümdarı Şah İsmail’in kendisidir, ama yazdığı şiirlerde mahlas olarak Hatayi adını kullanmıştır.
Pir Sultan Abdal, Baba İshak ve Baba İlyas’ın Anadolu’da Osmanlı zulmüne karşı başlattıkları özgürlükçü ve onurlu karşı duruşun önde gelenlerinden biridir. İnancı ve siyasi bilinci yanında direnci ile de simgeleşmiş ve Alevilik tarihine damgasını vurmuştur.

Pir Sultan Abdal Kimdir
Pir Sultan Abdal Kimdir

İşin doğrusu deyişleri, 500 yıldan bugüne dilden dile aktarılarak gelen Pir Sultan Abdal hayatı hakkında çok da fazla bilgi bulunmuyor. O dönemde var olan tekkeler ve Alevi Bektaşi dergahları da ozanın yaşamı konusunda bir şeyler aktarmamışlar. Buna belki de ozanın dik başlı ve özgürlükçü duruşunun etkisi vardır. Pir Sultan Abdal kimdir sorusuna biraz da hayatından bahsederek cevap verelim:

Pir Sultan Abdal Hayatı

Asıl adı Haydar olan Pir Sultan, Sivas’ın Yıldızeli ilçesi, Banaz Köyü’nde 1480 yılında doğmuş ve yaşamının büyük bir kısmı bu köyde geçmiştir. Pir Sultan Abdal ası onun mahlasıdır. Onun yaşamı Yavuz Selim ve Kanuni Sultan Süleyman’ın padişahlığına ve Şah İsmail’in oğlu Şah Tahmasap zamanına rastlar. Pir Sultan Abdal’ın şiirlerinde Şah Tahmasap’ın adı sıkça geçer.


Tarihte iyilerin karşısına her zaman kötüler çıkmıştır. Musa Peygamber’in karşısına Firavun, Hz. Ali’nin karşısına Muaviye, Şah İsmail’in karşısına Yavuz Selim nasıl çıkmışsa Pir Sultan Abdal’ın karşısına çıkan da Hızır Paşa’dır. Dünyada insanlar var olduğu andan itibaren, zulüm eden ve zulüm gören hep olmuştur. Pir Sultan Abdal, ortaya koyduğu özü ile, kişiliği ile ve sözleri ile hep bir dava adamı olmuştur. Anadolu’nun bağrından çıkmış gerçek bir ozandır. Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan, dizesi onun mücadeleci ruhunu çok güzel yansıtıyor. Ancak Anadolu’da bu mahlası kullanan birçok halk ozanı olduğu da bir gerçektir.

Bazı kaynaklar, Pir Sultan Abdal’ın, Horasan yöresinden Azarbeycan’a geldiğini ve oradan Anadolu’ya geçerek Banaz Köyü’ne yerleştiğini ileri sürer. Banaz Köyü bugün de kerpiç evleri ile dikkat çekiyor. Bu evlerin bir kısmı soğuktan korunmak amacı ile yarısına kadar toprağa gömülüdür. Bu köyde Pir Sultan Abdal’a ait olduğu söylenen bir ev ve bu evin önünde ozanın yaşadığı zamandan olduğuna inanılan bir söğüt ağacı var. Ayrıca ağacın altında, ozanın Horasan’dan getirdiği sanılan bir değirmen taşı bulunuyor. Köylüler bu yerleri kutsal sayıyorlar.

Pir Sultan Abdal’a yakıştırılan bir efsane var. Bir gün hayvanları otlatırken çimenlerin üzerinde uyur. Rüyasında Hacı Bektaş Veli’yi görür. Ona der ki, senin adın bundan sonra Pir Sultan, adın her yere yayılsın, sazın da sözün de güçlü olsun, Ali’ye inananların hakkını alasın, adını ben verdim, yaşını Allah versin.

Ama bir de Hızır efsanesi var. O dönemde Anadolu halkının yüzde 80’i Alevi’dir. Ama katliamlar ve Yavuz Sultan Selim’in baskıları yüzünden Alevi’ler zor durumdadır. Banaz Köyü’nün halkı da Alevidir. Köyden yaşayan Hızır isimli genç bu durumdan rahatsız. Zamanla Hızır Pir Sultan Abdal’ın gelmiş ve müridi olmuş. Bir süre sonra ona pirim demiş, bana da yardım et büyük adam olayım. Pir Sultan Abdal düşünmüş ve demiş ki, ben dua ederim, Allah yardım ederse büyük adam olursun, belki de paşa olursun ama, bir gün gelir beni asarsın.


Gerçekten Hızır bir süre sonra Paşa olmuş ve Sivas’a vali atanmış. Bir akşam Pir Sultan Abdal’ı çağırmış ve ona yemek çıkarmış. Ancak ozan, yemeklerde kul hakkı olduğunu ileri sürerek yememiş. Hatta bunu köpeklerinin bile yemeyeceğini söylemiş. Hızır Paşa öfkelenmiş ve ozanı hapsetmiş. Ancak niyeti ozanı affetmek. Öfkesi geçince demiş ki içinde Şah’ın adı geçmeyen üç şiir söyle, seni affedeceğim. Ama Hızır Paşa’nın beklediği olmamış. Ozan İran Şahı’nı değil, Şah-ı Merdanı, yani Ali’yi anlatan şiirler söylemiş. Bu onun hayatına mal olmuş. İdamının 1547-1551 yılları arasında olduğu sanılıyor.